Kayıtlar

LEHTAR İLE DÜZENLEYEN İLİŞKİSİ BAKIMINDAN TEMİNAT SENETLERİNDE TEMİNAT KAYDI DEĞERLENDİRMESİ

Teminat senetleri, bir sözleşmeye istinaden bir iş, mal veya hizmetin eksiksiz olarak ifa ve teslim edileceğini taahhüt eden tarafın, bu taahhüdünü hiç veya kısmen yerine getirmemesi halinde karşı tarafın zararını tazmin etmek amacıyla bir miktar bedel ödeyeceğini öngören senetlerdir. Nitekim teminat senedinin verildiği hallerde, taraflar arasındaki asıl ilişkide bir alacağın doğup doğmayacağının kesin olmadığı veya keşidecinin borcunun para dışında bir edim olduğu görülebilmektedir. Bir diğer deyişle teminat senetleri, senet lehtarı alacaklının uğrayacağı olası zararları güvenceye bağlamak için verilen bir güvencedir. Kambiyo senetlerinden olan poliçe ve bononun teminat senedi olarak düzenlenebilmesi mümkün iken çekin ödeme aracı niteliği sebebiyle teminat senedi olarak düzenlenemeyeceği kabul edilmektedir. Ancak, tarafların anlaşması ile ileri tarihli olarak düzenlenen çeklerin teminat senedi olarak kullanıldığı da görülebilmektedir. Bir kambiyo senedinin teminat senedi niteliği

KESİN DELİL NİTELİĞİNDE VİCDANİ OLGU : YEMİN DELİLİ

  Yemin delili, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup; taraflardan birinin kendisinden kaynaklanan bir vakıanın  (olgunun)  doğru olup olmadığı hakkında, “namusu, şerefi ve kutsal saydığı bütün inanç ve değerler üzerine” mahkeme huzurunda beyanda bulunması olarak tanımlayabileceğimiz bir kesin delildir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu’ndaki düzenlemesinden epeyce ayrılan yeni düzenleme -her ne kadar yine de kişinin değer ve inançlarına bağlı olan bir delilin kesin olarak nitelendirilmesi hususu tartışmaya muhtaç olsa da- yemin delili açısından birçok farklılık getirmiştir. Yemin delili, hükme esas alınacak vakıaları çekişmeli olmaktan çıkarması amacıyla başvurulabilecek bir delil türüdür. Ancak kesin delil olarak gösterilmesi, kullanımını daha önemli hale getirmektedir. Kanunun lafzında ilk olarak bir kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar hakkında yemin edebileceği ve yine bir

KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME SUÇUNDA İNFAZIN ERTELENMESİNE DAİR GÜNCEL DÜZENLEME

    5941 sayılı Çek Kanununun “Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” başlıklı 5. maddesi uyarınca, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine her bir çekle ilgili olarak adli para cezasına hükmolunmaktadır. Adli para cezalarının ödenmemesi durumunda ise bu ceza, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilmektedir.   Karşılıksız çek suçundan mahkum olan kişilerin cezalarının infazında 26/3/2020 tarihli 31080 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 7226 sayılı kanunun 49. maddesi ile değişikliğe gidilmiştir. Şöyle ki, 7226 sayılı kanunla 5941 sayılı Çek Kanununa eklenen Geçici Madde 5 uyarınca, 24/3/2020 tarihine kadar işlenen karşıl

HİZMET TESPİTİ DAVALARINDA FERAGAT MÜMKÜN MÜDÜR?

Hizmet tespiti davaları, işçinin sigorta bildiriminde bulunulmadan yahut eksik bildirimde bulunularak çalıştırıldığı sürenin tespit edilmesi amacıyla ikame edilen bir tespit davası türüdür. Sosyal güvenlik hakkı ise; Anayasa’nın 60. Maddesinde “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” şeklinde düzenlenmiş olup kişiye sıkı sıkıya bağlı anayasal bir haktır. Hizmet tespiti davasında işçi; mahkemeden, işveren ile arasında akdedilen hizmet sözleşmesine dayalı olarak hangi tarihler arasında ne kadar ücreti haiz bir iş ilişkisinin mevcut olduğunun tespitini talep edebilecektir. Hizmet tespiti davası akabinde hükmolunan ilam kesin hüküm halini aldığında, dava konusu hukuki durumun varlığı herkese karşı hüküm ifade edecektir. Nitekim sosyal güvenlik, en temelinde toplumsal risk ve olumsuzluklara karşın bireyi koruma amacı güttüğünden toplum ve karşı güç açısından koruma kalkanı niteliğindedir. Sigortalı hi

COVID-19 SALGINI SÜRECİNDE ÖZEL NİTELİKLİ KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİ

Covid-19 virüsünün küresel salgın boyutuna ulaşması akabinde “pandemi” ilan edilmesi ile ülkeler tarafından virüsle mücadele kapsamında birçok önlem alınmaya başlamıştır. Ülke yönetimleri; kamu sağlığı ve güvenliğinin korunması amacıyla vatandaşlarının belli başlı kişisel verilerini toplama, işleme ve paylaşma işlemleri gerçekleştirebilecektir. Öncelikle söylemek gerekir ki kamu kurum ve kuruluşlarının kişilere telefon, mesaj ve e-posta ile halk sağlığı içerir bilgileri ulaştırmasında 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Bundan böyle yalnızca “Kanun” olarak anılacaktır.) çerçevesinde engel oluşturacak bir durum bulunmamaktadır. Başkaları tarafından öğrenilmesi halinde, ilgili kişi hakkında ayrımcılık yapılmasına ve bu nedenle kişinin toplum içerisinde birçok mağduriyet yaşamasına sebep olabilecek nitelikteki hassas veriler Kanun tarafından “özel nitelikli kişisel veriler” olarak adlandırılmıştır. Kanunun 6. Maddesinde: “ (1) Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düş

COVID-19 SALGINININ ÇEK İBRAZ SÜRELERİNE VE ÇEK BORÇLARINA ETKİSİ

Tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgınının ülkemizdeki etkilerini hafifletmek amacıyla pandemi süreci boyunca birtakım tedbirler ve düzenlemeler yürürlüğe koyulmuştur. Bu noktada 26.03.2020 tarihli, 31080 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici birinci maddesiyle yürürlüğe giren düzenlemelerden aşağıdaki hususlar işbu çalışma konumuz bakımından önem arz etmektedir; 1.     Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler ; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edile

COVID-19 PANDEMİSİ SÜRECİNDE SERMAYE ŞİRKETLERİNİN KAR PAYI DAĞITIM ESASLARI

17.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7244 sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik Ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 12. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa geçici madde 13 eklenmiştir. Getirilen düzenleme, sermaye şirketlerince yapılacak kâr payı dağıtımlarına ilişkin olup; yayım tarihi olan 17.04.2020 tarihinde yürürlüğe girmiştir: “ GEÇİCİ MADDE 13 – (Ek:16/4/2020-7244/12 md.) (1) Sermaye şirketlerinde, 30/9/2020 tarihine kadar 2019 yılı net dönem kârının yalnızca yüzde yirmi beşine kadarının dağıtımına karar verilebilir, geçmiş yıl kârları ve serbest yedek akçeler dağıtıma konu edilemez, genel kurulca yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilemez. Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait fonların, doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip